Soyut Resim Nedir? Soyut Resim Örnekleri 2023

Resimler, his dünyamızı uyandıran ve hayatımıza farklı noktalardan tutunan eserlerdir.

Bu yazımızda çoğu resim anlayışından çok farklı bir çizgide olan soyut sanattan ve soyut resim nedir? Sorusuna cevap vereceğiz.

Hemen başlayalım!

Soyut Resim Nedir?

Soyut resim, sanatın en özgür ve yaratıcı tarzlarından biridir. Gerçek dünyadaki nesneleri ve formları doğrudan taklit etmek yerine, renk, çizgi, biçim ve desen gibi görsel unsurları kullanarak soyut bir etki yaratmayı amaçlar. Bu tarzda, sanatçılar sınırları zorlar ve hayal güçlerini kullanarak yepyeni bir dünya yaratırlar.

Neredeyse her resmin bir objesi, mekanı, hikayesi yani tutunduğu somut bir alanı bulunmakta. Soyut resimlerde ise durum farklıdır.

Soyut resim doğada var olmayanın resmidir. Non-figüratif sanat olarak da bilinir.

Bu resim, bilincin dışındakine ermeye çalışır. “Gerçeğin”, algılamaya alıştığımız şeylerin, objelerin yıkımını görürüz.

İlk bakışta anlam veremediğimiz resimlerin altında aslında biz öz arayışı vardır. Öz arayışı için gerçeği yıkma konusuna gelmeden ufak birkaç tarihsel bilgi işimize yarayacaktır.

Hadi biraz geçmişe dönelim!

Soyut Sanatın Tarihçesi

Her ne kadar sanat evrenseldir ve zamanı aşmıştır desek de tarih ve sanatın bağları sıkıdır. Soyut sanat gibi bir “yıkım”ın ortaya çıktığı yıllarda neler oluyordu ki sanatçı dehasından böyle bir anlayış çıktı? 

İlk soyut eser 1913 yılında Vasili Kandinsky tarafından sulu boya ile yapılmıştır. Rus ressam Kandinsky, Doğu Avrupa’daki Avangart hareketin bir parçasıydı.

Yıla baktığımızda aklımıza gelen ilk şey 1. Dünya Savaşı’na yakınlığı elbette – keza savaş sonrası soyut tablolarda da etkileri görebiliyoruz – . Soyut sanatın doğuşundan önce ise 1900’lerde insanlık bilimden felsefeye bütün görüşlerde büyük değişimler ve buluşlarla karşı karşıya gelmekteydi.

Bu buluşlardan biri – belki de en önemlisi – fotoğraf makinesidir.

Çünkü soyut sanatın değerinin yükselişi bir bakıma realizmin değer kaybıyla ilintilidir ve bu noktada fotoğraf makinesinin rolü kritiktir. Fotoğraf makineleri gerçeği birebir çekince işler elbette değişir ve bu değişimlerden sonra ressamlar artık kendilerine çok daha farklı bir yol bulma ihtiyacı hissederler. 

Soyut Sanata Felsefi Bir Yaklaşım.

Sanatçılar artık “gerçeğin” somut dünyamızda aranmaması gerektiğini, bu dünyadaki kavramların çok muğlak olduğunu düşünmeye başlarlar. Resmin daha da özgür olması, objeyi aşması konuşulur.

Böylelikle soyut sanat doğmuş ve yeni kavramların resmedilmesine özgürlük sağlamıştır. Artık masada kaosun, duygunun, “öz”ün anlatılmakla kalması değil, bizzat bu kavramların resimlerini yapmanın davası vardı.

Burada sanatçı içsel görüsü yüksek, zihni daha çok tırmalanan bir özneye dönüşür. Yıkımdan gelen bir yaratımdır aslında soyut sanat süreci.

Bu yaratımın yolları elbette farklılaşır sanatçıdan sanatçıya. Mesela soyut sanatın babası Wassily Kandinsky’nin  sanatında müzik önemli bir yer edinir. Müzik ile resmederken  ruhunun ritimlerini duyabilir, böylelikle  objeye ihtiyaç duymadan renklerle bağ kurarak resme yansıtabileceğine inanır.

Çocukken de viyalonsen ve piyano çalan sanatçı için müzik sanatının tetikleyicisidir. Burada objeye ihtiyaç duymamak tabiri kıymetlidir çünkü anlatılmak istenen ruh-durumun objeden üst olduğu, kendi çizgilerine ve renklerine ihtiyaç duyduğudur.

Soyut Resim Çalışmaları

1940-1950’lerde New York Sanat okulunda Jackson Pollock, Mark Rothko ve Willem de Kooning tarafından yeni bir hareket şekillendi: Soyut dışavurumculuk.

Soyut dışavurumculuk, “automatism” adı verilen ve bilinçli düşünceler olmaksızın sanat yaratmayı anlatan bir düşünceden ilham alınarak oluşturulmuştu. 2. Dünya Savaşı sonrası bu akım tüm sanat dünyasını adeta sardı.

Soyut dışavurumcular içinde de farklı tarzları benimseyen iki grup vardı. “Action painters” diye adlandırılan grup, Jackson Pollock ve Willem de Kooning önderliğinde; dikkatli bir boyamadansa bol boya kullanarak, büyük fırçalar aracılığıyla bir süpürme hareketi veya kesik fırça darbeleriyle sanatı dışavurumcu bir şekilde tuvale aktardılar.

Mark Rothko, Barnett Newman ve Clyfford Still’i de içeren ikinci grup ise daha çok din ve mit ile ilgilendiler. Gözlemleyen kişide derin düşünceler ve meditasyonel tepkiler uyandırmayı amaçlayan geniş renk alanlarına sahip basit kompozisyonlar yarattılar. Bu resim yaklaşımı, 1960’lı yıllardan itibaren tek bir düz renkten oluşan geniş alanların kullanılmasıyla, “renk alanı resmi” olarak bilinen şeye dönüştü.

Beraber başka bir objeyi düşünelim ve nasıl soyutlanmış bakalım mı? Mesela bir ağaç!

Piet Mondrian’ın yağlı boya soyut ağaç tabloları meşhurdur bu konuda. Modrian ağaçlardan esinlenirken onların karmaşık ama bir o kadar da dengeli varlıklar olmasından etkilenmişti. 1908-1913 yılları arasında birçok soyut ağaç tablosu üretmiştir.

Ağaçların çevresine olan etkisini, kaotik yapısını ve dinginliğini anlamak için sürekli farklı formlarda ağaçlar çizmiştir. Bir önceki oluşturduğu ağaç tablosunun üslubunu reddetmeyi ve onu aşmayı ise yöntem olarak kullanmıştır.

Soyut dünyaya varan ağaçlarla dolu bu yolunda Mondrian, öze ulaşırken renklerden sadeleşmeyi, şekillerden sadeleşmeyi seçmiştir. Çünkü sadeleşerek, ağacın “şeklini” çizmekten kurtuluyor, ağacın “özüne” ulaşıyordu. 

Mesela ilk ağacı, empresyonisttir.

1. Evening, Red Tree, 1909

Sonraki ağacında çoğu renkten vazgeçmiş, gri bir eser ortaya koymuştur. Ağacın “bizim alıştığımız” formunu ise bozmaya başlamıştır.

2. Gray Tree, 1911

Gri ağaçta yine bir form korunmakla beraber çoğu detay ve  renk resimden atılmış. Sırada bir elma ağacımız var, heyecanlı bir yolculuk değil mi?

3. Apple Tree, blossoming, 1912

4. Tableu 1, composition, 1921

5. Composition with Gray and Light Brown, 1918

6.Composition with Large Red Plane, Yellow, Black, Gray, and Blue 1921

Alt satırın son 3 yağlı boya resminde görüyoruz ki Mondrian için ağacın özüne varışta artık onun formu bulunmaz. Renkler gittikçe azalır. En sonunda ise Mondrian keşfeder ki var olan temel şey yatay ve dikey çizgilerdir. Her somut varlığın bir yatayı bir de dikeyi vardır. Bu keşfinden sonraki resimlerinde de siyah çizgilerle çizilmiş yatay dikey çizgi kompozisyonları ile kırmızı, sarı, mavi renkler vardır sadece. 

Soyut Resim Örnekleri

sanatyapıyo sanatçılarından Ferdi Çibuk’tan, “Devinim”. Ve Ferdi diyor ki:

“Soyut bir alemin varlığına inanıyorum.   Daha önce varolmamış olanı varetmek, benim keşif  yolculuğum.”

Yine sanatçılarımızdan Didem Poslu, “Hayatınıza renk katması dileğiyle.” yazmış. Size nasıl bir renk kattı? 

Mesela bu resim bende “Freud” dizisinin “Thaltos” sahnelerini hatırlamama sebep oldu. Kırmızının koyu tonları, siyah, ve yeşil bana daha ritüelistik bir atmosfer hissettiriyor.  

Soyut sanatın da güzelliği bu bence, her tecrübe çok öznel.

Sizlere bu yazımızda soyut sanat hakkında bazı temel bilgileri vermeye çalıştık. Umarız keyif alarak okumuşsunuzdur.

Daha fazla yazıya erişmek için hemen linke tıkla!

Sanatyapıyo

Sanatyapıyo, online sanat topluluğu. Sergi, koleksiyon ve eser pazar yeri platformu.

Comments (1)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Press ESC to close