Zamansız Sanat

Belki de sanatın en güzel yanı zaman üstü olmasıdır. Sanatın bulunduğumuz zamana hitap etme gibi bir kaygısı, zorunluluğu yoktur.

Ama sanatçı bulunduğu toplumun, yaşamın aynası olmuştur, olmaya da devam edecektir. Genel anlamda Coğrafya sanat için kader olmamıştır

çünkü sanatın bi kaderi yoktur. Sanatın yolunu binlerce özgür bağımsız sanatçı belirler.

Her bir sanatçı sanatın bir ucundan tutup kendi tarafına çekmeye çalışır .sanat hiç birini kırmaz seçtikleri tarafa gider.

Hepsini benimser hepsini bir parçası haline getirip yoluna devam eder.

Şimdiye kadar oluşan akımlar sanatı zenginleştiren unsurlar olmuştur.hiç birisi sanat üzerinde hüküm sürmemiş hepsi sanatın yol arkadaşı olmuştur.

Her coğrafya her sanatçı için ilham kaynağıdır, sanatçı görür yaşar hisseder ve kendi yorumunu da katarak size sunar.

Korkutucu olan tek durum siyasi rejimlerin sanatın özgürlüğüne müdahale etmesidir

Geçmişte ve günümüz dünyasında siyasi otoriteler çoğu kez sanatı susturmak ya da sanata yön vermek istemiştir.

Oysaki sanat yönetimleri hiç bir zaman hedef göstermez. Sanatçı sadece bulunduğu topluma, o toplumun bulunduğu ya da maruz kaldığı hayatı gösterir.

Örneğin bir sanatçı deprem gibi herhangi bir felakette toplumun yaşadığı acıyı sanat eserine konu eder.

Bu felaket sonrası insanların yalnız bırakılmasını da konu eder. Bu durumu yaptığı resime ,söylediği şarkıya konu etmesi sanatçıyı suçlu haline getirmemeli.

Sanatçı bu durumları eserine konu etse de etmese de bu olaylar toplumun başına gelmiştir. Sansürle zamanı geri alıp yaşanılanları yok sayma gibi bir şansımız yok ve olmamalıdır.

Sanatçı toplumun acısını eserine taşımakla toplumsal görevini yerine getirir, sessiz kalıp görmezden gelmez.

Siz sanatı belirli kalıplara sokmaya, etrafına duvarlar örmeye çalışsanız da kendinizi yormuş olursunuz.

Toplumun aynasıdır sanatçı ,bizlere bulunduğumuz yaşadığımız dönemi eseriyle anlatmaya çalışır.aynı eser 100 yıl sonraki nesile de bizim nasıl yaşadığımızı anlatır.

Sanat eseri bulunduğu zamanın izini taşır.

Elbetteki iktidardaki yönetimler sonsuza kadar kalıcı değildir.

İktidar oldukları süre zarfında sanata sanatçıya yön vermeye çalışmak, kendi normlarına göre eser üretmeleri için baskı kurmak onlara zafer kazandırmaz, aksine insanlığa koca bir kaybediş sunar.

Nasıl ki subjektif olan sanat eseri eleştiriye açıksa ve tüm insanlığın beğenisine sunuluyorsa, seçilmiş kişilerin de bir sanatçı kadar cesur olup eleştiriye açık olmaları gerekir .günümüz dünyasında ve aynı zamanda ülkemizde ne yazık ki kutuplaşmanın şiddeti artmakta.

Farklı görüşteki kişilerin birbirlerine olan tahammülü nerdeyse yok denecek kadar az.

Sanatçı ne kadar iyi bir iş çıkarsa da farklı görüşteki kişiler hevesini kırmak için sanatçıyı ,sanatçının tarzını, sanatçının düşüncesini ötekileştirip incitici anlam yüklemekte.

Yaptığınız bir eserle hemencecik vatansever olabiliyorken başka bir eserinizle hemencecik vatan haini olabiliyorsunuz.

Sanatçıyı bu tür yakıştırmalarla tarih boyunca kimse sanat yapmaktan alıkoyamamıştır. Sanata sanatçı yön vermeli siyasi otoriteler değil.

Sanatçının eserini yok etmekle, sanatçıyı susturmakla toplumun yaşadığı sıkıntıyı çözmüş olmazsınız.

Toplum var oldukça sanat ve sanatçı da var olacaktır.

Bağımsız sanatçıları keşfet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Press ESC to close