Portre Nedir? Türk Dışavurumcu Resminde Portre Örnekleri

Batıda olduğu gibi, Türkiye’de de resim sanatının sadece dekoratif bir unsur olmadığı; ressamın düşüncesinden, felsefesinden ve toplumsal yaşamın dışavurumundan etkilendiği görülmektedir. Akademide Levy’nin resim bölüm başkanlığına getirilmesinin nedeni batı resim sanatının gençler vasıtasıyla Türkiye’ye yaymaktır. Bu anlayışın başarılı olduğu görülmektedir. 

19. yüzyıl sonunda ve 20. yüzyılın başında Türkiye toplumu batılı anlamda sanatsal birikim ve kültürden yoksundur. Yalnız Batıda ortaya çıkan yeni sanat akımlarının Türk resim sanatına aktarılması söz konusuydu.

Batıda yüzyıllardır birikmiş sanat kültürünün bir anda alınmasının imkanı yoktu. Böyle bir ortamda Türk sanatçılarının batılı ülkelere gönderilmesi, Türk resim sanatı için önemli bir dönemin başlamasına yol açmıştır. 

Avrupa’ya giden sanatçıların çoğu, geleneksel aktarımcı bir yol izlemişlerdir. Ancak Çallı kuşağı sonrası yurt dışına giden sanatçılarla birlikte; Picasso, Leger, Lhote, Gromaire, Hofmann gibi çağdaş isimlerden etkiler Türk resim sanatına girmiştir. 

Biçim bozma, leke ve tonların dağılımı, kübizmin araştırılması gündeme gelmiş, ifadenin resimsel önemi fark edilmiştir. Böylece bu döneme ait Alman dışavurumun temel teknik özellikleriyle Türk ressamların tanışmıştır.

Hofmann Okulu’nda eğitim gören genç Türk sanatçıları öncelikle desen, biçimlerin düzenlenmesine ve üç boyutlu olarak yapılandırılmasına yönelik bir yaklaşımı benimsemişlerdir. Hofmann çizgisel yapının ön plana çıktığı geometrik anlayışla, dışavurumcu ögelerin sentezini amaçlayan yaklaşımı, sanat anlayışına temel oluşturmuştur. Bu bağlamda Hofmann’la çalışan Türk ressamlarında sağlam bir desen kaygısı görülmektedir. 

Batur İnan’ın eserlerini görmek için hemen tıkla!

Türk Ekspresyonist Ressamlar

Türk resim sanatı, tarihine bakıldığında değişik sanatçıların çalışmalarında dışavurumcu öğelerin olduğu görülmektedir. Ancak ilk olarak Ali Avni Çelebi (1904-1993), Zeki Kocamemi (1900-1959)’ ve Hamit Görele (1900-1980)’nin çalışmalarında dışavurumcu öğeler belirgin olarak görülmektedir. 

Dışavurumcu akımlardan Fov, Die Brücke ve Der Blau Reiter dışavurumcu sanat akımı Türkiye’de yeteri kadar yansımamıştır. Bu yüzden olsa gerek doğa biçimlerinde parçalanma ve soyuta varış görüşü Türkiye’de yeterince oluşmamıştır. Avrupa’da 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında renk sorunları üzerine odaklanmıştır. 

Renk soyutlamaları giderek biçim bozmuştur. 1960’lardan önce Türkiye’de renk soyutlamalarının biçimle olan ilişkisi bu bağlamda ele alınmamıştır. Bu nedenle Türkiye’de dışavurumculuğa fazla ilgi gösterilmemiştir.  (Sevim Yeşil Bursa, Eksprezyonizmin Türk Resmine Girişi ve Günümüze Yansımaları, (Sanatta Yeterlilik Eser Metni), M.S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanatta Yeterlik Tezi, İstanbul, 2003, s.30.)

Zeki Kocamemi (1900 İstanbul – 1959 İstanbul)

Resmin merkezinde bir kadın portresi yer almaktadır. Sarı, turuncu ve kahverengi renkleri hakimdir. Figürün duruşuna ve yüz ifadesine baktığımız zaman üzgün ve boynunu bükmüştür. Arka fonda kullanılan solgun renklerde eserdeki durgunluğu ön plana çıkarmıştır.

Resim: Zeki KOCAMEMİ,” Portre “

Fikret Mualla Saygı (1903 İstanbul – 1967 Reillane)

Portrelerin çoğu, kimi hüzünlü, kimi düşünceli, kimi melankoliktir. Bunlar Muallâ’nın yaşamı boyunca karşılaştığı, gözlemlediği kişiler olabilir. Tam karşıdan çizilmelerine rağmen, gözlerine sinen ifade, belirsiz bir boşluğa bakıyormuş duygusu uyandırır. Yüzlerini meydana getiren çizgi ve renk, ayrıntılı bir biçimde yüz hatlarını tanımlamasa da, yaşadıklarını, nefes aldıkları fark edilir. Ama ressamla ne zaman, hangi şartlar altında ve nerede karşılaştıklarına dair en ufak bir fikir yoktur.

Resim: Fikret Muallâ, Şapkalı Kız,

Guaj boya, 1951 Özel Koleksiyon     

  

Ali Avni Çelebi (1904 İstanbul – 1993 İstanbul)

Resim merkezinde traş olan bir figür yer almaktadır. Beyaz ve sarı tonlarının hakim olduğu resimde erkek figürünün gözlerinin kapalı olması gözlerini kapatarak kendini dinlendirdiğini söyleyebiliriz. Arkada figür ise işine odaklanmıştır.

Resim: Ali Avni ÇELEBİ, “Berber”         

Nur İyem (1915-2005)

Resmin merkezinde başörtülü bir kadın portresi yer almaktadır. Kahverengi ve turuncunun hakim olduğu resimde kadın figürü ağzını ve gözlerini açarak, şaşırmış ve korkmuş bir haldedir. Sol elini yumruk yaparak boynunun üzerinde tutmakta ve ağlamaktadır. Resimde, yangın yerini anımsatan turuncu, kahverengi tonlarının yarattığı dramatik etkiyle ve siyahlar içinde, çektiği acıyla bağıran, gözlerini dehşetle açan kadın figürünün ifadesiyle görülmektedir. 

Resim: Nuri İYEM, Çığlık, DÜYB

Neşet Günal (1923-2002)

Resimde gri bir duvarın önünde biri yüzüstü uzanmış diğeri ayakta iki erkek figürü yer almaktadır. Her iki figürün ayakları, yerde uzanmış olanın ise aynı zamanda üst kısmı da çıplaktır.

Bu figürün başucunda kurumuş bir ağaç görülmektedir. Resimde, kahverengi ve gri renklerinin yarattığı dramatik etkiyle ve figürlerin düşünceli, uzaklara dalmış ifadeleriyle görülmektedir. Figürlerin yüzlerine bakıldığı zaman kemikleşmiş yüz hatları ve durgun ifadesi figürün yoksul bir yaşam.

 Resim: Neşet GÜNAL, Duvar Dibi

Nedim Günsür (1924-1994)

Resimde biri önde diğeri arkada karalar içinde iki madenci figürü görülmektedir. En önde yer alan figür bir masa başında oturmakta, sol elinde ise kaşığı tutmaktadır. Figürün aydınlıkta kalan tek bölümü, morarmış tırnaklı, büyük elleridir. Her iki figür de deforme edilerek betimlenmiştir. Resimde ağırlıklı olarak gri, siyah tonları kullanılmıştır. Resimde, korkuyla bakan gözleriyle, vücutları deforme edilmiş figürler ve siyah, gri tonların yaratmış olduğu dramatik etkiyle görülmektedir.

Resim: Nedim GÜNSÜR, Madenci,

TÜYB, 1962, Cengiz Akıncı Koleksiyonu

Ömer Kaleşi (1932-)

Beyaz ve kahverengiyle ikiye bölünmüş olan fonda, turuncu bir testi ve bu testinin içinde gözleri belirgin olmayan bir insan başı yer almaktadır. İnsanın başında ise kırmızı ve sarı renkte bir şapka vardır. Resimde,  kırmızı ve sarı renklerin, kirletilerek kullanılmasıyla oluşan dramatik etkiyle ve ölüm temasıyla birlikte görülmektedir. 

Resim: Ömer KALEŞİ, “İsimsiz” TÜYB

Yüksel Arslan (1933-)

Resimde kapitalizm yani kölelik ele alınmış. Var olan sistemin bir parçası olma isteği. Her şeyin insanın elinde olduğunu, elinde olan her konunun da kafa bittiğini yansıtıyor. İnsanların kendi verdikleri kararlar doğrultusunda hareket ettiklerini gösterir.

Resim: Yüksel ARSLAN, Le Capital – arture II A (153),  1970

Mehmet Güleryüz (1938 İstanbul)

Resmin ağırlıklı olarak sarı kullanılmış ve yer yer turuncu ve yeşil tonları kullanılmıştır. Figürlere dikkat edildiğinde karşılıklı diyalog içinde oldukları fakat sağ taraftaki figürün yüz ifadesinde bir sıkıntı olduğu gözlenmektedir. Sol taraftaki figür ise sanki tehditkar bir şekil ifade etmektedir.

Resim: Mehmet GÜLERYÜZ,

“Aramızda Kalsın”, TÜYB, 2008

C:\Users\Dell\Desktop\portre\cikti_alinacaklar\mehmet_guleryuz_aramizda_kalsin_2008_tüyb.jpg

Neşe Erdok (1940-)

Resimde mesleği balıkçı olan bir figürü mesleğinden esinlenerek farklı bir bakış açısı ile ele almıştır. Figürün üzerine giymiş olduğu kıyafetlere bakıldığında balığın kendi yapısı ve yüzeyinden esinlendiği ortadır. Renklere bakıldığı arka fonda zıt renklere yer verilmiş iken ön tarafta ise balığın kendi renkleri kullanılmıştır.

Resim: Neşe ERDOK, Balıkçı Portresi,

TÜYB, 1991

C:\Users\Dell\Desktop\portre\cikti_alinacaklar\Yeni klasör\nese_erdok_portre_balikci.jpg

Özetle:

Her çağda varlığını sürdüren portre kavramı her dönemde çeşitli şekillerde ifade edilmiştir. Portre kavramına baktığımız zaman Fayyum portrelerinden başlayarak birçok sanat akımına öncülük etmiştir. Bu sanat akımlarının biri de ekspresyonizmdir. Ekspresyonizm akımı sanatçıları ruhsal durumlarını yansıtırken rengi araç olarak kullanmışlardır. 

Türk resim sanatındaki dışavurumcu ressamlarda kendi ifadelerini portre sanatı üzerine yansıtarak çalışmalar sergilemişlerdir. Çünkü portre sanatı insanın  kendini en iyi ifade ettiği sanat biçimlerinden biridir. Portre de dışavurumcu sanatçılarımızı değerlendirir isek;

Sanatçılarımız eserlerinde toplumsal sorunları, hüznü, öfkeyi, kapitalizmi, hayvan formlarını, fakirliği vb. konuları renk, deformasyon ve metamorfoz tekniklerini kullanarak ifade etmişlerdir ve bu durumları renk aracılığıyla yansıtmışlardır. 

Bahsi geçen sanatçılarımızın ürünleri, sanatçının kendi iç dünyasına yönelmesi ve bu yönelimi arkaik kaynaklarla zenginleştirmesi ya da başka bir şekilde söyleyecek olursak, yoksunlaştırarak ifadeyi güçlendirmesi noktasında batılı ekspresyonist anlayışlarla ortaklaşır.

Zeki KOCAMEMİ

Eserlerinde durgun, üzgün insan profilini yansıtırken, kendi aile bireylerini resimlerinde ifade eder.

Fikret MUALLA

Eserlerinde hüzünlü, düşünceli ve melankolik kişileri resmetmiştir. Portrelerindeki kişilerin yaşamı karşılaştığı ve gözlemlediği kişiler olduğu söylenmektedir. 

Ali Avni ÇELEBİ

Türk resminde dışavurumculuğu ilk kullanan ressamdır. Eserlerinde günlük hayatta karşılaştığı kişileri kendi iç dünyasında renklerle ifade etmiştir.

Nuri İYEM

Portrelerinde genellikle köylü ve yoksul insanları konu almıştır. Çektikleri acıları, yaşam zorluklarının yüzüne vurmuş ifadelerini resmetmiştir.

Neşet GÜNAL

Eserlerinde fakir ve yoksul insanları yaşamını ele almıştır. Onlarını çektikleri acıları, yaşam koşullarının yüzlerine yansımalarını ifade etmiştir.

Nedim GÜNSÜR

Eserlerinde toplumsal sorunları ele almış. İnsanları zorlu hayat şartlarında çalıştıkları işleri ve yaşamlarını ifade etmiştir.

Ömer KALEŞİ

Portrelerine baktığımızda yaşamın içinde var olan ölüm hissini çalışmıştır. Ölümün her an olabileceğini ifade etmiştir.

Yüksel ARSLAN

Sanatçı resimlerinde biçim bozma tekniğini kullanmış. İlginç biçimde bedenden yola çıkan Yüksel Arslan’ın, beden ve parçalarını farklı düzenlemeler ile resmetmiştir. 

Mehmet GÜLERYÜZ

Eserlerde gündelik hayatı ele alır. Fakat renksel açıdan aslına uygun olmayan renklerle çalışmalarını ifade eder.

Neşe ERDOK

Çalışmalarında deformasyona ve metamorfoza ağırlık vermiştir. Portrelerinde balık kafası ve yüzgeçleri gibi hayvansı özellikleri insan ile bağdaştırmıştır.

Daha fazla yazıya ulaşmak için hemen linke tıkla!

Batur İnan

Batur İNAN. 2014 yılında Harran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. 2019 yılında Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Resim-İş Eğitimi Yüksek Lisans bölümünden “Görsel Sanatlar Eğitimi Yoluyla Arkeolojik Buluntu Değerlerinin Kavratılması (Göbeklitepe Örneği)” tez konusu ile mezun oldu. 2019 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Resim-İş Eğitimi’nde Doktora (Özel Öğrenci) ya başladı. Birçok uluslararası, ulusal sergi ve sempozyuma katılım sağlamıştır.

Comments (2)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Press ESC to close