Abidin Dino’nun Elleri

Abidin Dino, sanat içerisinde hangi dal olduğu fark etmeksizin çok yönlülüğü savunmuştur.

Onun sanatı bir duyguyu değerlendirmeye bir düşünceyi tamamlamaya yöneliktir.

Resim yapmak Abidin Dino‘ya göre düşünülmeden yapılmalıydı.

Doğal bir kaynak suyu gibi akışına bırakılmalı, insanın kalbinden fikrinden ve zikrinden gelmeliydi.

Resmin bir mesaj iletip iletilmemesi ona göre sakınılması gerekilen bir soruydu.

Çünkü o bir şeye kara vermezdi. O bir eserine bu kadar ağır bir yük yüklemezdi. Eser kendi kendine toplumun gözünde bu yüke tabi tutularak oluşan mesaja göre eleştirilirdi.

Çünkü kendisi karıştığı zaman bu mesaj olarak adlandırılan nesnenin kaybolduğuna inanıyordu.

Ne ile ilgili seri yaparsa yapsın Abidin Dino’nun akılda kalıcı eller serisine birçok farklı anlam yüklemek mümkündür.

Çünkü Dino için eller bir iletişim aracıdır. Beden dilidir.

İnsanın içinden geçirdiği her duyguyu dışa vurma aracıdır.

Küçük eller, büyük eller, perspektiften yoksun eller hayal edin.

Bir de bunları durmadan çizen bir ressam, herhangi bir mesaj tanımlamadan sadece içinden geldiği gibi bir dizi el çalışan bir ressam hayal edin.

“El, bilindiği gibi, Abidin’in çizerlik yaşamının başlangıcından, yaşamının sonuna değin, bir tutku, hatta bir saplantı gibi sürekli olarak
ele aldığı, çize boyaya tüketemediği bir konuydu (…)” (Edgü, 2005: 56).

Tüketemediği bu konu yaşamı boyunca ona eşlik eden bir eskiz, desen, yağlı boya vb. eserleri de beraberinde getirmişti.

Başlangıçta bu beraberlik sade iken daha sonra çizdiği elleri daha karmaşık bir hal almıştı. Birbirine kenetlenmiş bir çift el nereden geçtiği belli olmayan bir sürü parmak deseni kağıtlarını kaplıyordu.

Bunların en çoğunu da çizgisel desenler oluşturuyordu.

Çünkü Dino’ya göre çizgi sanatın başlangıcıydı. Çizgi bir insanın duygularını anlatabilecek kadar çok hüznünü anlatabilecek kadar az olabiliyordu.

Yalın ve güçlü çizgisel ifadeler bu ellerde de kendisini göstermiştir.

GazeteBilkent – Abidin Dino ve Eller
Abidin Dino, El Dizisi-Parmaklar, Serigrafi (İpek Baskı) Reprodüksiyon, 35x50cm. 1984

Eller, serisinin başlangıcını şöyle anlatır:

(…) bir olay anımsıyorum, nasıl anlatsam? Hangi yıl olmalı, belki Yeniköy’deki yalıda el resimleri çizip duruyordum. Saat kaçtı bilmiyorum. Peş peşe elleri kocaman, bir takım yaratıklar
beliriyor, bir çeşit esirlik alıyor beni.

Uzun sürüyor. Derken- ama ne zaman, nasıl bilemiyorum- önü alınamaz bir çeşit sıkıntı ve birden bire farkına varıyorum ki, çizdiğimi sandığım o kocaman elli adamlar artık kendi ellerini çiziyorlar, bensiz. Elim- ki benim değil artık- o acayip biçimlere tutsak.

Dışarıdan bakıyorum olana bitene, ikileşmişim, el çiziyor, kendine buyruk, durduramıyorum. Birkaç kez bağırmışım. Suphi eniştem (Leyla ablanın eşi, Nasih Nuri İleri’nin babası) üst kattan duymuş, yetişmiş, zor bela kendime gelebilmişim.

Neden mi anlatıyorum bu olayı? Çizme eyleminin pek de öyle tehlikesiz olmayacağını anlatmak için. (…) yenilmek de var bu kapışmada.

Ben canımı ucuz kurtarmış sayılabilirim. Artık korkmuyordum, baş dönmelerini, aşmış, eller yerine parmakları tutturmuştum, hiçbir öğreti ya da akıma bağlanmaksızın, saat zemberekleri ile uğraşan bir saat onarıcısı kadar dikkatli, bütün gün çiziyordum.

Ama Arif’in acayip bir bitkiye bakarcasına resimlerime ilgi göstermesi bana yetiyordu. Başkaları da hoşlanmıştı bu çizgilerden.

Çok sevdiğim hat istiflerinden bir şeyler öğrenmiş olabilir miydim?

Belki evet (…) (Güzel, 2008a: 88).

Abidin Dino (1913-1993) "Eller Serisi" | Resim, Ressam
Abidin Dino, Eller Serisi, 1913-1933

(…) Parmakların birbirine dolaşması, karışması. Yunanlılar, oyunsal referanslarla dolu bir simgeyi çağrıştırmak için, okşamaların hem en dilsizi ve hem de belki en cüretkarı olan berrak uyum formülünü kullandılar. (…) Öz, ressam Abidin’in paradoksal olarak dünyayı algılamamızdaki görüş üstüne önceliği kendisine vermekten geri durmadığı, dokunma kültünün totemi gibi yükselen, şiddetlendirilmiş dokunma duyusunun hipergrafisinde saklı. Eserlerinde hep yakasına yapışmış ve hep geri dönen ve hep var olan tema. Elleri insan gibi çizen bu sanatçı, dokunma takıntısının özsel esinini her türlü grafik bolluğundan kurtarmak için değilse neden bu farklılaşmış parmakla yetinsin? ( Güzel, 2008b: 293-294)

Ada Yayınları tarafından 1991 yılında yayınladığı ”Eller” isimli kitabında ise elleri neden bu kadar içselleştirdiğini daha iyi anlamak mümkündür.

Bir yakınmaydı ona göre bir duyguyu öne çıkarmaydı. Öfkeden kasılmış bir el ya da ying-yangı temsil eden içe içe geçmiş bir çift el belki de hayatı daha kısa bir şekilde gözler önüne seriyordu.

Belki de onun içinden geçen bir alt üst ilişkisini terslemesini simgeliyordu. Baş parmağı kim seçmişti ki ? Ya da kendini beğenmiş şahadet parmağına bakın…

Hayatta da bu tarz kişilikleri sevmeyen Abidin Dino aslında ellere istemeden kendi dünyasında hoşlanmadığı kişilikleri yüklemişti.

Bazen hoşlanmadığı duyguları, öfkesini yüklemiş ve bir enkaza uğratmıştı. Kimi zaman ise insanlığın bencil tavrından usanmıştı.

Hep alma dürtüsünü eleştirmişti. Bunları kendisi anlamlandırmamıştı. Duyguları bunlara karar vermişti. Seyirci de bu duygulara doğru isimler bulmuştu.

Bir doğru ise Dino’nun da dediği gibi resimde iz bırakmaktı. Başka hangi dürtü ile yapılabilirdi ki?

(…) Benim parmak istifleri “yaşamsal gerçeklerden bir kopma” mı, yoksa o geçekleri “yaşamsal gerçekleri derinlemesine yakalama çabası mı? Hem de sanat eserinde tek anlam, tek
yorum genellikle bir zenginlik getirmiyor seyirciye ya da okuyucuya (…) Nazım’ın benim “Eller” den söz ettiği şiirinde, ellerin başka başka şeyler anlatabildiğini gayet güzel bir şekilde vermiş; benim ellerime bakarak, yahut da onları düşünerek, yahut da onları bana önererek (…) Şiddet var, topluca bir arada olmanın verdiği güç var bazılarında. Ya da bana öyle geliyor (…) eller çok hünerli, çok anlamlı şeyler (…) Dünyanın en büyük bale uzmanlarının insan vücuduna verebildikleri durumları pozlar, bir yerde duruyor. Fakat bütün bunların içinde belki en hareket olanağı yaratan nesne el: Neden öyle? Çünkü bir eldeki eklem adedi, dolayısıyla başka başka durumlar yaratma olanağı, galiba vücudun tümünden çok daha zengin (Güzel, 2006: 97).

Çünkü Abidin Dino resme elleriyle başladı. Elleriyle sürdürdü…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Press ESC to close