Sanatın pek çok tanımı ve uygulamaları vardır.
“Neredeyse insanla yaşıttır sanat” der Fischer.
Hegel’e göre sanat ruhun madde içindeki görünümüdür.
Kant ise; sanat, içten ve dıştan gelen her baskının ruhsal ve toplumsal etkisinin en iyi yöntemle ortaya çıkmasıdır.
Sanat Terapisi Nedir?
Sanat terapisi; pek çok sanat yöntemi aracılığıyla bireylerin problemlerini dışavurmak, duygularını çözümlemek, yaşam kalitesini arttırmak, bilinçdışıyla iletişim kurdurmak amacıyla kullanılan bir yöntemdir.
Bu yöntem ilk olarak sanat terapisinin annesi olarak bilinen Margaret Naumburg tarafından ortaya atılmıştır.
Sanat Terapisinin İlk Uygulamaları
Daha sonra 1940’larda verem hastalarında uygulanmıştır.
1930-1950 yılları arasında öncelikle hastane ortamında sanat terapisi uygulamaları yapıldığı bilinmektedir.
İlk uygulamaların Avrupa da ikinci dünya savaşı sonrası ağır fiziksel ve psikolojik travmalara maruz kalmış hastalarda kullanıldığı izlenmekte.
Bu dönemde ki uygulamada; her hastanın istediği zaman ulaşabileceği bir masası olduğunu ve orada istediği malzemeleri alarak resim yaptığını görüyoruz.
Hastaya müdahale edilmeden ve dışsal yönerge verilmeden resim yapmaya yönlendiriliyor.
Burada duyguları dışavurum yöntemiyle sanat terapisinde fayda sağlandığı düşünülüyor.
1960-1970 yılları döneminde ise “İngiliz sanat terapileri derneği” kurulması ile antipsikiyatrik hareketin etkisi ve Jungien yaklaşım etkileri görülüyor.
Daha hümanistik terapotik yaklaşımlar ile hasta olsa da olmasa da tüm bireyler için sanatın ve terapinin iyileştiriciliği kullanılmaya başlanıyor.
1980 sonrasında ve günümüz döneminde ise psikolojik müdahaleler için kamuda yasal değişikler ile daha profesyonel yöntemlere geçildiği görülüyor.
Sanat terapisi yönteminde yapılanın oyalanma veya uğraşı terapisi olmadığını, serbest çağrılımlarla işleyen bir duygu boşalımı, iletişim kurma, yorumlama yöntemi olduğu anlaşılıyor.
Dayanışmanın parçası olmak için hemen tıkla!
Türkiye’de Sanat Terapisi
Ülkemizde sanat terapisinin tarihinde İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri bölümünden Dr Kazım Dağyolu ve Dr Süleyman Velioğlu tarafından öncülük ettiğini biliyoruz.
1957’de birlikte İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği’nde Psikopatolojik Sanat Laboratuvarı’nı kurdukları görülmektedir.
Ve günümüzde psikolog, psikiyatrist, çocuk psikiyatristi, sanat terapi uzmanları vs tarafından kaygı, travma, depresyon gibi durumlarda kullanıldığını biliyoruz.
Resim, müzik, dans, şiir, hikaye ve drama gibi çeşitli yöntemler kullanılarak sanat terapisi uygulanabilir.
Genel olarak üç aşamada sanat terapi seansları düzenlenir.
İlk olarak meditasyon, nefes egzersizi, yürüyüş, dans, müzik gibi kişinin içe dönüşü istenir.
İkinci olarak seçilen bir sanatsal aktivite yönergeler ile basamaklar halinde uygulanır.
Son olarak da katılımcılar çember oluşturarak ortaya çıkan eser sözel olarak ifade edilir.
Sanatın başlıbaşına iyileştiriciliği, insanın ruh halini güzelleştirdiği ve psikolojik sağlamlılığını arttırdığı şüphe getirmeyen bir gerçekliktir.
Bu bağlamda özellikle gündemimizde olan deprem gibi yıkıcı ve tüm toplumu ilgilendiren bir durumda her anlamda katkı sağlayacaktır.
Hem travma görmüş bireyler özellikle çocuklarda bireysel/ grup sanat terapisi çalışmaları çok faydalı olacaktır.
Hem de travmaya maruz kalmamış ama gördükleri ve duydukları ile ikincil travmaya maruz kalmış bireylerde psikolojik iyilik halini korumak için kullanılabilir.
Bireyin yaratıcılığı ve duygu dışavurumunu geliştirmesinin yanında hızlıca farkındalık oluşturmasına yardım edebilmesi Sanat terapisini ön plana çıkarıyor.
Ayrıca bu bölgeye yardım için giden doktor, hemşire, sağlık personeli, psikolog, polis, asker, afet ekibi vs yardım edenlere de sanat terapisi yöntemi ile grup dinamiği sağlanmasında ve bireysel olarak etkili olacaktır.
Pek çok durumda her yaş grubunda kullanılabilmesi hem bireysel hem grup uygulamalarına açık olması gibi avantajları ile Sanat terapisi daha çok yaygınlaştırılmalıdır.
Bir yanıt yazın