Felaket Sonrası Sanatla Dayanışma

“Bekler o şimdi beni, çok geç kaldım“

Bi eser ürettiğinizde iyileşirsiniz kendinizi tanırsınız, izlediğinizde de bir o kadar iyileşirsiniz.

Elbette sanat direkt iyilik hali oluşturmak için yapılmaz ama etkisi iyileştirmektir bu da sanatın güzel yanlarındandır.

Sanatla İyileşen Sayısız Örnek Vardır

Saymakla bitmez, peki iyileşmek için sanatı izlemek mi sanatı üretmek mi daha doğru olur?

Bana göre sanatın bir parçası olmak daha iyileştiricidir.

Yaşadığımız tarifi mümkün olmayan felaketin boyutunu anlatmaya hiçbir fırçanın hiçbir notanın gücü yetmez.

Fakat yaralarını sarmaya büyük yardımları olacağı da tartışılmaz.

Annesinden ayrı kalan bir çocuğa dünyanın iyi bir yer olduğunu anlatamazsınız, hayatı sevdirmek çok zor olacaktır.

Onun için hayat acımasız gaddar bir yerdir, açılan yarasını iyileştirmek ve hislerini anlamamız asla mümkün olmayacaktır.

Bizim onları anlamaya çalışmak yerine onları anlatmaya teşvik etmemiz daha etkili olacağı kesin.

Kendini özgürce anlatacağı en iyi yöntemlerden biri de sanattır tartışmasız.

Sanat Kimseden Mona Lisa ya da Davut Heykeli Yapmasını Beklemez

Duygularınızı düşüncelerinizi sınırlar koymadan anlatmanızı ister.

Felaketzedelerin acısını sancısını hafifletmek hepimizin elinde.

Sadece çocuklar değil yetişkinler için de sanat terapi olacaktır.

Varoluşumuz gereği beğenilmek takdir edilmek isteriz, bu bize kendimizi iyi hissettirir egomuzu tatmin eder.

Bir felakette her şeyini kaybetmiş birinin özgüveni cesareti neredeyse hiç kalmamış olabilir.

Hayatı anlamsız, yaşamayı gereksiz görüyordur.

Deprem Çocukları
Deprem Çocukları

Bizler bunu düzeltmekle yükümlüyüz, evi yıkılmış bir bireye ev verdiğinizde hadi kaldığın yerden yaşamaya devam et diyemezsiniz.

Böyle durumlarda sanatın bilimin insanın görevi bu insanları yaşamaya alıştırmaya çalışmaktır.

Unutmaya mahkum bırakıldığı anılarını verebilir misiniz onlara?

Hiçbirimiz veremeyiz ama yeni anılar yazması için yanında olup cesaretlendirebiliriz.

Şüphesiz ki bunun için bir sürü yöntem vardır ama sanatın naifliği bu konuda diğerilerinden bir adım önde olacaktır.

Kişi kendini keşfettikçe güçlenir, kendini keşfetmesi için de sanat iyi bir yoldur.

Karakalem çizimleri, duyguları kağıda dökme, bir müzik eşliğinde dans etme hepimize iyi gelecektir

İyileşmesi çok uzun zaman alacak bu süreçte lütfen ama lütfen sanatın kıyısından tutmasını sağlayalım bütün zarar görmüş insanların.

Konuşulanları dinlemeye tahammül edemediğimiz yıllardan geçerken en azından bu insanların kendilerini bizlere olmasa bile kendilerine ifade etme şansı verelim.

Bir sulu boya seti, bir piyano dinletisi bir çocuğa sayısız kapılar açacaktır .

Peki sanatçılar ne yapabilir ya da ne yapmalıdır, toplumun en hassas bireylerinden olan sanatçılar elbette ki boş durmayacaktır.

Bi ressam atölyesinde depremzede çocukları ağırlayıp hepsine güneşi çizdirecek, bi heykeltraş atölyesinde taşların ve toprağın gücünü öğretecek bir müzisyen enstrümanı ile şarkılar söyletmeyi başarabilecektir.

Manevi destek açısından iyi aktörler olacaktır sanatçılar.

Maddi destek açısından duyarsız kalamayacak kadar zaten hassastırlar.

Yapılan konserlerin, açılan sergilerin, sahnelenen oyunların gelirleri küçük bir çocuğa ayakkabı, yetişkin birine ceket olacaktır muhakkak.

Kolay olmayacak bu süreçleri atlatmak.

Üç gün üzülüp beş gün sonra gündelik yaşamına dönen bir toplum olmadık hiçbir zaman, unutmayacağız unutturmayacağız.

Böyle durumlarda topluma daha kolay ve etkili ulaşabilen sanatçılar aktif rol alacaktır muhakkak.

Geleceğe korkuyla değil gülümseyerek bakabilen çocukların yetişmesini sağlamak hepimizin elinde.

Hep beraber aşacağız bugünleri.

Comments (2)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Press ESC to close