Son görülme: 7 ay önce
Hani diyorum şu yağan yağmur kurumasa üstümde. Islağının huzuru omzumda kalsa... Rengi, kokusu, toprağa özlemini bir hırkayı giyer gibi giyebilsem üzerime. Onu kurutan güneş sarı olmasa mesela. Ya da ben tutabilsem ellerimde güneşin sıcağını... Şu dağın zirvesini nefes gibi çeksem içime. Gözlerimi kapatıp huzurunu saçlarıma taksam...Öyle ya ellerimde fırçama sarılmışım, öylesine özgür değil miyim? Kapattığım gözlerimle dünyayı izlemiyor muyum? Görmüyor muyum şimdi bir yerlerde yaprağında henüz eriyen kar tanesini dünyanın en güzel ağacının? Hic görmedigim bir memlekette nehrin kenarında akan suyun sesi kulaklarımdan ruhuma akmıyor mu? Resim benim toprağım, ruhumun memleketi, doğum yerim. Günlerin, ayların ve mevsimlerin özgür oldugu zamanlarda hep yeni baştan doğarım. Benim tablolarım, çiçeklerin en zarif olduğu bir ülkenin dünya yükünü sırtında hafifleten dağların yamaclarıdır. Çok kez doğmazsam bir kez yaşamış olmam. Her resmim, bir ilk göz açışım dunyaya...