Çalışmamda, kırık, beyaz ve paslanmış sandalyenin merkezde durduğunu görüyorsunuz. Bu sandalye, geçmişin yıpranmışlığını taşımakta ve dinlenmek için kullanılan bir objeyi temsil etmekte diyebiliriz. Zemine sabitlenmiş olması, geçmişin kalıcılığını vurguluyor. Ufuk çizgisini izleyen sandalye, gözleri kapalı hava ve boş araziye yönlendiriyor. Umut tabloda belirgin bir şekilde yer alıyor. Ufuk çizgisi, geleceğin belirsizliğini temsil ederken, bekleyişin kendisi bir umudu işaret ediyor. Sandalye, belki de bu umudu taşıyan insanın izlerini taşıyor. Harekete geçememe temasını da ifade etmeye çalıştım. Bank, beklemek amacıyla kullanılan bir nesne olmasına rağmen burada sabitlenmiş durumda. Bu, hayatta harekete geçmek ve değişim yapmak konusundaki güçlüğü ifade etmekte. Sonuç olarak, bu çalışmamda umut, umutsuzluk ve harekete geçememe kavramlarını iç içe geçen bir şekilde tasvir etmeye çalıştım. Kırık sandalye geçmişin yükünü taşırken, ufuk çizgisi geleceğin belirsizliğini simgeliyor.