En yalın tanımıyla travma, beklenmedik zamanlarda başımıza gelen anormal durumlardır. Bu anormal durumlara verilen tüm anormal tepkiler de normaldir.
Travmatik olaylar bizi hazırlıksız yakalar ve kendimizi çaresiz, kimsesiz, inançları yıkılmış, dünyaya ve insanlara olan güvenini kaybetmiş, öfkeli, kırgın, suçlu ve üzgün hissetmemize sebep olurlar.
Doğal afetler, kazalar, tacize/tecavüze uğramak, bir yakınını kaybetmek, ayrılık, göç, terör, salgın hastalıklar gibi birçok durum travmaya neden olabilir.
Travmanın Etkileri Nelerdir?
Travmanın kişi üzerinde bıraktığı etki, kişinin yaşına, geçmiş yaşantılarına, travmatik olaya maruz kalma süresine ve sıklığına, travma sonrasında uğradığı kaybın büyüklüğüne ve travma sonrasında aldığı iyileştirici desteklere göre değişiklik gösterir.
Travma sonrasında kişilerde o güne kadar gözlemlemediğimiz birçok davranış şeklini gözleyebiliriz. Alkol, sigara, madde bağımlılığı gelişebilir. Yemek ve uyku düzeni bozulabilir.
Çok yemek veya hiç yememek, çok uyumak veya hiç uyuyamamak gibi.
Özellikle çocuklarda önceki dönem özelliklerine geri dönüşler yaşanabilir.
Alt ıslatma, parmak emme, tırnak yeme, anne-babasıyla uyuma isteği gibi önceki dönem özellikleri gözlemlenebilir.
Suskunluk, içine kapanma ya da aşırı öfke, aşırı hareketlilik, sürekli konuşma isteği ya da suskunluk, yalnız kalma, içine kapanma isteği ya da hiç yalnız kalamama, kontrol dışı sık sık akla gelen kötü görüntüler, travma anının tekrar tekrar hatırlanması, sese veya ışığa aşırı tepki verme gibi birçok zıt davranış aynı anda gözlemlenebilir.
Travmalar kişilerin inanç sistemlerini de etkiler.
“Evim güvenlidir, annem-babam beni her şeyden korur, Allah beni korur, insanlar iyidir, benim başıma kötü bir şey gelmez v.b. ” gibi birçok düşünce travma sonrasında değişir, isyan etme, var olan yeni duruma alışamama, reddetme ve tüm inançlarını kaybetme hali yaşanabilir.
Travma sonrasında neler yapılmalıdır?
Travma sonrasında bilmemiz gereken en önemli şey travmaya verilen her türlü anormal tepkinin normal olduğu ve iyileşmek için zamana ihtiyaç duyulduğudur.
Bu nedenle hem kendimize hem de çevremizdekilere karşı çok sabırlı ve anlayışlı olmalıyız.
Travma etkilerinin azalması için ortalama altı ay gibi bir sürenin geçmesi, bu süre içerisinde travma sonrası stres tepkilerinin giderek şiddetini azaltması beklenir.
Belli bir zaman geçtiği halde travma etkilerinin devam etmesi durumunda ise kişinin profesyonel yardım alması önerilir.
Ülkemizde yakın zamanda yaşanan yüzyılın en büyük deprem felaketi yüzünden hepimizin travma yaşadığı şu günlerde, hayatın normale dönmesi süreci için hepimizin zamana ihtiyacı var.
Normalleşme sürecinin hızlanması için ise kişilerin hayatlarındaki rutinlerine geri dönmeleri, okul ya da iş hayatlarına devam etmeleri, hayatlarını kayıplarına rağmen kaldıkları yerden devam ettirmeye çalışmaları ve iyi olana odaklanmaları gerekmektedir.
Geçmişte yaşadığımız ve geçen kötü zamanları hatırlayıp, bunun da geçmesi için zamana ihtiyacımız olduğunu bilmeliyiz.
Çocuklardaki travmanın etkilerinin azalması için yetişkinlerin travmayla baş etmede kullandıkları yöntemler çok önemlidir.
Çocuklar etrafındaki yetişkinleri, özellikle de anne ve babalarını taklit ederek öğrenirler. Yani siz ne yapıyorsanız onlar da onu yapacaklar.
Çocukların travmalarına sebep olan olay ile ilgili sordukları sorulara kısa ve net cevaplar vermek, tıpkı bir yetişkinle konuşuyormuş gibi çocuklara açıklamalar yapmak, duyguları saklamamak, çocuklarla duygu paylaşımında bulunmak çok önemlidir.
Onlarla duygularınızı paylaşmadığınız zaman onların aldıkları mesaj duyguların gizlenmesi gerektiği olacaktır.
Oysa ki paylaşmak, konuşmak iyileşmenin ilk adımıdır. Korkmayın, bırakın anlatsınlar, ağlasınlar, rahatlasınlar.
Ölüm ile ilgili sordukları sorulara “o artık melek, o artık çok güzel bir yere gitti, çok mutlu” gibi ölümü özendirecek cevaplar vermemeye dikkat etmek gerekir.
Etrafımızdakilere ve çocuklarımıza iyi gelmek istiyorsak önce kendimiz iyileşmeliyiz.
Yas zamanını sağlıklı bir şekilde yas tutarak atlatmaya çalışmak, yardıma gerek duyduğumuzda destek almak ve travma sonrasında ani ve büyük kararlar almamak çok önemlidir.
Travma Sonrasında Sanat Terapisi
Birçok büyük liderin, sanatçının ya da bilim insanının hayatına bakıldığında çok fazla travmatik olay yaşadıklarını görürüz.
Öldürmeyen darbe güçlendirir.
Bu açıdan düşününce zor şartların güçlü insanlar yetiştirdiğini söylemek mümkündür.
İyileşme sürecinin hızlanması için psikolog desteğinin yanı sıra alanında uzman kişilerce uygulanan sanat terapisi de kişinin iyileşmesine ve güçlenmesine, yaşam direncinin artmasına ve hayattan yeniden zevk almasına katkı sağlayacak çok önemli bir yöntemdir.
Travma yaşayan kişi, çeşitli drama etkinliklerine, resim yaparak duygu paylaşımında bulunmaya, bir müzik aleti çalmaya, dans etmeye ya da şarkı söylemeye teşvik edilebilir ve kişiyi zorlamadan bu alanlara yönlendirebiliriz.
Çünkü sanat, acıyı hafifletmenin ve dönüştürmenin en sağlıklı yoludur.
Sanat aynı zamanda aktif olarak iyileştirici, tedavi edici bir sağaltım yoludur.
Bir yanıt yazın